Bilgiyi edinmenin
ilk aşaması duyusal kayıttır. Bu aşamada çevredeki uyarıcılar, uyarıcının
özelliğine göre, beş duyu organımızdan biri tarafından alınarak sinirleri
uyarır. Bu sırada uyarıcının izi yaklaşık 1-3 saniye duyusal belleğe kayıt
olur.
Örneğin bir
kitabın sayfalarını hızla çevirdiğimiz zaman sayfalarda ki yazılar gözümüzde
izler bırakır. Bu süreç duyusal kayıt olarak adlandırılmaktadır. Tüm duyu
organlarının organik bir bozukluk olmadığı durumlarda duyusal kayıt yapma
yeteneği vardır. Duyu organlarımız sürekli çalıştıkları için duyulara çok
sayıda uyarıcı kayıt edilir. Diğer bir anlatımla duyusal kaydın kapasitesi çok
geniştir. Duyularımız bir kameranın kayıt ettiği tüm uyarıcıları, hatta dokunma
ve tatma duyuları da işin içine girdiğinde daha fazlasını kaybeder. Ancak
çekilen filmler ya da fotoğraflar uzun süre incelenebilmesine karşın, duyusal
kayda gelen bilgiler çok kısa zamanda silinir. Bu nedenle duyusal kayıt anlık
bellek olarak ta isimlendirilir.Duyu organlarımıza gelen uyarıcılar, alındığı
duygu organına bağlı olarak farklı biçimlerde depolanırlar. Örneğin görme
duyusuyla alınan uyarıcı fotoğraf gibi imaj biçiminde, işitme duyusu ile alınan
uyarıcı ise ses örüntüleri biçiminde kayıt olur. Bilginin duyusal kayıtta
korunma süresi duyu organına göre farklılık gösterir.
Duyulara kaydolan
bilgilerin bilinçli ve anlamlı bir hale dönüşmesi için kısa süreli belleğe
geçmesi gerekir. Uyarıcılardan hangilerinin kısa süreli belleğe geçeceğini ise
dikkat ve algı(seçici) süreçleri belirler.